Artvin Masaj Salonu Masöz Aslı

Artvin Masaj Salonu

Herkesin bildiği şeklinde, hanımlar erkeklerden daha çabuk olgunlaşırlar ve Maria da -sabahlara kadar gaslınü kırpmadan felsefi çelişkiler üzerine kafa yormasa da- en azından bir şeyi biliyordu: ressamın ‘ışık’ dediği, kendisininse ‘özel bir parıltı’ diye yorumladığı şeye haiz olmadığını. Herkes şeklinde bir insandı o, sessizce yalnızlığın acısını çekiyor, her meydana getirdiğina haklı bir niçin bulmaya çalışıyor, zayıfken kendini güçlü gösteriyor, güçlüyken zayıf taklidi yapıyordu. Tehlikeli bir iş uğruna bütün tutkulara sırt çevirmiş olmakla birlikte, şimdi hedefe çok yaklaşmışken geleceğe dair planları, geçmişle ilgili pişmanlıkları vardı ve bu durumdaki bir varlık herhangi bir ‘özel parıltı’ya haiz olması imkansız. Artvin Masaj Salonu

Artvin Masaj Salonu

 

Kuşkusuz ressamın onu aptal benzer biçimde sessizce, kımıldamadan durmaya kandırmak için bulduğu bir yoldu bu. “Kişiye özel ışıkmış. Başka laf bulamamış. ‘taraftan çok hoş görünüyorsun,’ örneğin.” Işık bir eve iyi mi girer? Ardına kadar açık pencerelerden. Işık bir insanoğlunun içine iyi mi girer? Aşk kapısından, eğer açıksa. Ve Maria’nınki sımsıkı kapalıydı. Kötü bir ressam olmalıydı bu adam, işten hiç anlamıyordu. “Bitirdim,” dedi. Maria yerinden kımıldamadı. Artvin Masaj Salonu Tabloyu görmek istiyordu, fakat isteğinin cahillik olarak anlaşılmasından korkuyordu. Merakı ağır bastı. Ressama söyledi, o da kabul etti. Adam onun yalnız yüzünü çizmişti; Maria’ya benziyordu bu, fakat modelin kim bulunduğunu bilmeden tabloyu görse, oradakinin kendisinden çok daha güçlü, aynaya bakmış olduğunda göremediği bir ‘ışıkla dolu bir hanım bulunduğunu söylerdi.

 

“Adım Ralf Hart. Uygunsan, sana bir içki daha ısmarlayayım.”Artvin Masaj Salonu “Hayır, teşekkürler.” Anlaşılan, karşılaşma, ne yazık ki tahmin edilmesi kolay bir renge bürünmeye başlamıştı: erkek, hanımı ayartmaya çalışıyordu. “bize iki rakı daha verir misiniz lütfen,” diye sordu adam, Maria’nın yanıtını hesaba katmadan. Maria’nın başka yapacak ne gibi işleri vardı? Çiftçilikle ilgili sıkıcı bir kitap okumak. Daha önce yüzlerce defa yaptığı gibi, göl kenarında dolaşmak. Ya da onda kendinin bilmediği bir ışık gören bir adamla gevezelik etmek, tam da, ‘deneyiminde’ geri sayımın başladığı gün.