Artvin Masaj Salonu-Masöz Esra Hanım

Artvin Masaj Salonu-Masöz Esra Hanım

Artvin Masaj Salonu-Masöz Esra Hanım Edward da sustuğu için, Florence usulün bu şekilde olduğunu düşünüyordu. North Oxford’daki yatak odasında, öğleden sonraları süre geçirmek için, soyunmadan yatağa uzanıp birbirlerine mırıldandıkları o saçma sapan sevgi sözcüklerini söyleselerdi daha hoşuna giderdi şimdi. Üstüne binmeye hazır olduğunu bilmiş olduğu tehlike şeytanını alt edebilmek için kendini Edward’a yakın hissetmeye ihtiyacı vardı. Onun kendisiyle, yanında bulunduğunu, kendisini kullanmayacağını, arkadaşı olduğunu, nazik ve sevecen davranacağını bilmeliydi.

Yoksa her şey, çok bir tek bir halde iğrenç olabilirdi. Aşkın ötesinde, vereceği güven için ihtiyacı vardı Edward’a, sonucunda dayanamayıp o anlam ifade etmeyen yönergeı verdi: “Bir şeyler anlat bana. Sözünün ani ve olumlu bir etkisi Edward’ın elinin ansızın durması oldu, daha önce durduğu yerin yakınında, göbeğinin birkaç santim altında. Edward Florence’e baktı, dudakları hafifçeçe titriyordu – belki sinirdi ya da gülümseme başlangıcı, yahut sözcüklere dökülmekte olan bir fikir. Edward’ın sav davranıp bildik aptallık numarasına başvurması Florence’in içini rahatlattı.

Artvin Masaj Salonu-Masöz Esra Hanım

“Çok güzel bir yüzün var,” dedi Edward, “mükemmel bir mizacın, çekici dirseklerin ve ayak bileklerin, bütün adamların hayran olacağı köprücük kemiğin, beyin çekirdeğin ve vibraton var, ama sen tamamen bana aitsin, ben de çok mutluyum ve gururluyum.” Edward onun sol elini tutup parmaklarının ucunu birer birer emdi, dilini, keman çalmaktan oluşan nasırlara değdirdi. Öpüştüler, Florence görece iyimser bir ruh halinde olduğu o anda Edward’ın kollarının gerildigini hissetti, birden, ustaca bir atletik hareketle Edward yuvarlanıp üstüne çıktı, ağırlığını Florence’in başının iki yanına dayadığı dirseklerine ve kollarına verse de Florence yatağa çakılmış gibi oldu, çaresizdi, Edward’ın gövdesinin altında birazcık da soluksuz kalmıştı.

Edward kadınlığının çevresinde oyalanıp orayı yine okşamadığı, dalga dalga yayılan o tuhaf ürpertiyi yeniden hissettirmediği için hayal kırıklığına uğramıştı. Ama ilk düşüncesi -iğrenmemesi ya da korku duymaması bir gelişme sayılırdı- görünümü kurtarmak oldu, Edward’ı yüzüstü bırakmamak, kendisini minik düşürmemek veya onun tanıdığı kadınlar arasında en gerilerde yer almamak. Bu işi becerecekti. Sakin görünmek için iyi mi savaşım verdiğini, bunun kendisine neye mal olduğunu asla belli etmeyecekti.