Artvin Mutlu Son

Artvin Mutlu Son

“Bunun için Leticia’ya teşekkür etmemiz gerekiyor, ” diye mırıldandı Miranda yumuşak bir sesle, onun yanağını okşayarak. Artvin Mutlu Son Turner kımıldadı, uykusunda bir şeyler mırıldandı. “henüz değil, aşkım, ” diye fısıldadı Miranda. Kendisini duymayacağını bildiğinden sevgi sözleri söyleyecek kadar yürekli davranabiliyordu. Artvin Mutlu Son  “Seni uyurken seyretmek hoşuma gidiyor.” Turner uyuyor, Miranda da onun nefes alıp vermesini dinliyordu. Cennette gibiydi. Sonunda Turner kımıldadı, gözkapakları açılmadan bedeni gerindi.

Sonra gözlerini açtı ve uykulu gözlerle gülümseyerek Miranda’yı seyretmeye koyuldu. “iyi sabahlar, ” dedi sersem sersem. “iyi sabahlar.” Esnedi. “Uyanalı çok mu oldu?” “Eh, birazcık oldu işte.” “Acıktın mı? Kahvaltılık bir şeyler getirtebilirim.” Miranda başım salladı. Turner yeniden esnedi ve ona gülümsedi. “Sabahları çok pembe oluyorsun.” “Pembe mi?” diye sordu şaşkınlıkla. “Hı hı. Tenin parlıyor.” “Yok canım.” “Öyle. İnan bana.” “Annem her zaman, ‘inan bana’ diyen erkeklere dikkat et derdi.” “fakat annen beni hiç tanımadı ki, ”

Artvin Mutlu Son

dedi, kayıtsız bir halde, işaret parmağıyla Miranda’nın dudaklarına dokundu. “Bunlar da pembe.” “Öyleler mi?” diye sordu Miranda nefesine karışan sesiyle. Artvin Mutlu Son “Hı hı. Çok pembe fakat sanırım başka yerlerin kadar da pembe değil.” Bu söz üzerine Miranda tam anlamıyla al al oldu. “Örneğin bunlar, ” diye mırıldandı Turner, avuçlarını Miranda’nın göğüs uçlarında gezdirerek. Sonra elleri birden kalkıp Miranda’nın yanaklarını kavradı. “Dün gece çok yorgundun.” “Evet, öyleydim.” “Bazı önemli işleri yapamayacak kadar yorgundun.” Miranda heyecanla yutkundu, Turner’ın yumuşak eli sırtına doğru uzanırken inlememek için kendini tutmaya çalışıyordu. “Sanırım bu eşiyle olan evliliği tamamlamanın süreı geldi, ” diye mırıldandı Turner,

dudakları ılık ve hınzır bir halde Miranda’nın kulaklarında gezinirken. Sonra onu kendine doğru çekti ve Miranda onun hiç vakit kaybetmeden mevzuya girmek istediğini anladı. Miranda alaysı bir gülümsemeyle ona karşı çıktı. “O konuyla uzunca bir süre önce ilgilenmiştik. Birazcık da erken olmuştu, eğer hatırlarsan.” “O sayılmaz, ” dedi Turner vurdumduymaz bir tavırla. “O vakit evli değildik.” “O sayılmasaydı şu anda evli olmazdık.” Turner Miranda’nın maksadını anladı.